Türkiye’de özellikle son on yılda artan sanayileşme ve hızlı kentleşme, bazı illeri hem ekonomik hem de demografik açıdan öne çıkardı. Tekirdağ, Kocaeli, Gaziantep, Bursa, Konya ve Kayseri gibi iller, hem üretim hacmi hem de nüfus artışı açısından büyük şehirleri zorlayacak bir ivme yakaladı. Ancak bu büyümenin beraberinde getirdiği çevresel etkiler, sürdürülebilir kalkınma açısından ciddi sorular doğuruyor.
Kocaeli ve Tekirdağ gibi Marmara Bölgesi’nde yer alan sanayi kentleri, Türkiye’nin toplam imalat sanayi üretiminin önemli bir kısmını karşılıyor. Kocaeli, ülke genelinde organize sanayi bölgeleri (OSB) açısından ilk sırada yer alırken, çevreye olan etkileriyle de sıkça gündeme geliyor. Artan fabrika sayısı, özellikle hava kirliliği ve su kaynaklarının kirlenmesi gibi problemleri beraberinde getiriyor. Türkiye Çevre Ajansı’nın 2023 verilerine göre, Kocaeli’nin bazı bölgelerinde partikül madde (PM10) yoğunluğu, Dünya Sağlık Örgütü’nün sınır değerlerinin üzerinde seyrediyor.
Gaziantep ise son yıllarda tekstil, plastik ve gıda sektörlerinde önemli yatırımlar aldı. Ancak sanayi yatırımlarının artması, şehrin çevresel taşıma kapasitesini zorluyor. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nin yayımladığı 2022 tarihli Çevre Durum Raporu’na göre, kentteki yer altı su kaynakları, aşırı çekim ve kirlilik nedeniyle tehdit altında. Benzer şekilde Bursa'da otomotiv ve tekstil sektörlerinin yoğunlaşması, Nilüfer Çayı gibi su varlıklarının kalitesinde ciddi bozulmalara yol açtı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın izleme verileri, Bursa’daki bazı su noktalarında kimyasal oksijen ihtiyacının (KOİ) sınırların üzerinde olduğunu gösteriyor.
Konya ve Kayseri gibi İç Anadolu illeri de hem sanayi alanlarının genişlemesi hem de nüfus artışı nedeniyle çevresel baskı altına girdi. Konya Ovası, Türkiye’nin en önemli tarım havzalarından biri olmasına rağmen, artan yerleşim alanları ve sanayi faaliyetleri nedeniyle yer altı sularında ciddi çekilmeler yaşanıyor. Son 20 yılda binin üzerinde obruk oluştuğu tespit edilirken, bu durumun ana nedeni olarak kontrolsüz su kullanımı gösteriliyor.
Büyüyen illerdeki nüfus artışı da çevresel sorunları derinleştiriyor. TÜİK’in 2023 verilerine göre, Gaziantep ve Tekirdağ, Türkiye’nin en hızlı nüfus artışı gösteren ilk 10 ili arasında yer aldı. Bu artış, ulaşım altyapısı, atık yönetimi ve enerji tüketimi gibi alanlarda baskı yaratıyor. Örneğin Tekirdağ’da konut sayısı hızla artarken, belediye atık yönetim kapasitesi bu büyümeye paralel gelişemedi. Bu da hem hava hem de toprak kirliliğini beraberinde getirdi.
Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen bazı iller çevre dostu uygulamalarla dikkat çekmeye başladı. Bursa’da sürdürülebilir ulaşım kapsamında raylı sistem yatırımları artırılırken, Kayseri’de güneş enerjisi santralleri yaygınlaşıyor. Gaziantep ise kentsel yeşil alan oranını artırmak amacıyla “yeşil koridor” projeleri geliştiriyor. Bu çabalar, yerel kalkınma ile çevresel denge arasında sağlıklı bir ilişki kurulabileceğini gösteriyor.
Uzmanlara göre, Türkiye’nin üretim ve nüfus açısından büyüyen kentlerinde sürdürülebilirlik vizyonu gelişmeden sanayileşme, çevre tahribatına neden olmaya devam edecek. Yalnızca ekonomik göstergelere odaklanan kalkınma modelleri, uzun vadede hem insan sağlığını hem de doğal kaynakları tehdit edebilir. Bu nedenle yerel yönetimlerin planlamalarında çevresel etkileri göz önünde bulundurması, yeni sanayi yatırımlarının çevresel etki değerlendirmeleriyle desteklenmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarının teşvik edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Kaynakça;
*Türkiye Çevre Ajansı Raporu (2023)
*TÜİK Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Analizi (2023)
*Gaziantep Çevre Durum Raporu (2022) ve Bursa Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Master Planı (2023)